yenises34 @ gmail.com

Sözde kendilerini dünyanın yöneticileri zanneden zalim/kahpe güçler ellerindeki bütün imkanlarını kullanarak dünya ülkelerinin kaderleri üzerinde hesaplar yapmaktadırlar. Dolayısıyla ülkeler üzerinde planlar yaparak savaşlar çıkarmaktadırlar. Dünya tarihini kendi isteklerine göre yazmakta, toplumların fikirlerini çarpıtarak, zihin yapılarını yönlendirmektedirler.

Bosna savaşı Batı medeniyetinin ortaklaşa uygulamaya koydukları ‘tasarlanmış’, planlı bir savaştır/soykırımdır.

Organize olarak Müslümanları yok etmenin planıdır.

Bu savaş/soykırım Balkanlarda aslında Avrupa’nın göbeğinde Müslüman bir devlet kurulmaması için, Müslümanları Avrupa’ya entegre etmemek için Batı dünyasının ortak çalışmasıdır. Ve Sırp dini milliyetçileri tetikçi olarak kullanılmıştır.

1992’de başlayan Savaş, 1995 sonbaharına kadar sürdü. Ve maalesef bu savaş boyunca, tarihte eşine az rastlanır bir vahşet yaşandı. Sırplar tarafından öldürülen Bosnalı Müslüman sayısı 200 bini aştı. 2 milyon Müslüman evlerinden sürüldü. 50 bine yakın Müslüman kadına tecavüz edildi. Sırp toplama kamplarına alınan Müslümanlar inanılması zor işkenceler gördüler, on binlercesi sakat kaldı.

Avrupa’nın göbeğinde tüm bunlar olurken Batı dünyası tepkisiz, sessiz, kör, sağır, dilsiz ve vurdumduymazdı

Savaşın asıl sorumlusu Sırplar ve önderleri olmakla birlikte, Almanya ve Avrupa’da savaşın başlamasına tavırları ile katkı yapmış, ancak asıl katkıları savaş boyunca olmuştur. Kilit önemdeki Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu ve NATO karar mercilerinde Fransa ve Rusya gibi devletler Sırpların hamileri olmuştur. Müslümanların karadan Hristiyan güçlerce (Hırvat ve Sırplar) kuşatılmasına ilaveten, Adriyatik’ten erişim NATO tarafından kapatılmış ve Bosna Hersek’in hava sahasına uçuş yasağı getirilmiştir. Savaşta mutlak bir orantısızlık söz konusudur. Ambargo ile Müslümanlar silahsız bırakılırken, Sırp ve Hırvatların silah sorunu yoktur. Bosna Ordusu sadece yerel halktan oluşurken, diğerlerinin koruyucu devlet orduları yanındadır.

Özeleştiri yapmak gerekirse şüphesiz ki Müslüman dünyasının sessizliği, çekingenliği, vurdumduymazlığı ve en önemlisi bir otorite boşluğunun olması Batı ve Avrupa ülkelerini cesaretlendirmiştir.

Malum olduğu üzere Bosna Hersek savaşı 1992-1995 yıllarında geçekleşti, bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de derinden etkiledi.

Bosna Hersek Müslümanları hem Osmanlının tarihsel bir parçası hem Türkiye halkının ezici çoğunluğunun din kardeşidir. Ve bu kardeşlik Türk toplumunun hassasiyetlerini daha da arttırmıştır. Bosna’da yaşanan bu vahşetin perde arkasında Batı dünyası, ya da Batı içindeki birileri, Bosna'ya bilinçli olarak cephe alıyor ve dolaylı yoldan Sırplara destek vermişlerdir.

O yüzden bu etnik temizliğin ‘tasarlanmış soykırımın’ Batının bazı güç odaklarından destek almadan, arkalarında birileri olmadan gerçekleştirilemeyeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

1992-95 yılları arasında Bosna’da gerçekleşen bu savaşın nedeni bu ülkedeki Müslümanlara yönelen Sırp saldırganlığının tümüyle "İslam düşmanlığına" yönelik niyet taşıyor olmasıdır. Bir başka deyişle, saldırı "Boşnak"lara değil, Müslüman kimliğinin kendisine yöneliktir ve dolayısıyla yeryüzündeki her Müslümanı ilgilendirmektedir.

Bosna hakkındaki bilinç ve hassasiyeti artırmak ve böylece yalnızca Müslüman oldukları için baskı ve katliama tabi tutulan Bosnalı Müslümanlara destek verebilmek son derece önemlidir.

Savaş boyunca kahramanca yürüttükleri mücadele ve ‘bilge kral’ lakabını sonuna kadar hakketmiş Aliya Izzetbegoviç’in kararlı duruşu ve mücadelesi tüm Müslümanların olduğu gibi, bizim de mücadelemizdir.

Umarız ki genelde Müslüman dünyası özelde Bosna Hersek böylesi aynı saldırganlıkla bir kez daha yüz yüze gelmezler; geldiklerinde ise tüm İslam dünyasından, daha büyük bilinç ve somut bir destek bulacaklardır.

Savaştan 26 yıl geride kaldı. Acılar halen tazeliğini korumakta. 11 Temmuz’da 8372 kişinin katledildiği Srebrenica katliamında ve savaş boyunca hayatlarını kaybedenlere Allah rahmet eylesin.